Atakan Karabað ( Avusturya Türkiye Dostluk Derneði): ‘Anti Emperyalist olmadan Vatanseverlik olmaz’
Biz ATDD olarak geçen dönemki çalýþmalarýmýzda, ilk kez St. Pöltende doðru bulduðumuz 23 Nisan etkinliði yaptýk. Ben Türk Kürt lafýný sýk sýk aðýza alanlardan ve kullanmak istiyenlerden deðilim, etkinliðimizde din dil ýrk mezhep ayrýmý yapýlmaksýzýn, insanlarýmýzýn Ulusal temelde ilk kez bir arada kutlama yaptýklarýna, hepimiz þahit olduk. Buda bizim derneðimizin konuya bakýþ açýsýný ve baþarýsýný açýka göstermekte. Derneðimiz içerisinde ve etkinliklerinde birlik ve kardeþliði görüyoruz. Son günlerde Avusturya basýnýnda taraflar diye adlandýrýlýyor, iþte Türkler yürüdü, Kürtler yürüdü saflaþma ve kutuplaþam var deniliyor. Hangi duygularla olursa olsun, insanlar çýkýp yürüyorsa ve Avusturya basýný etnik adlandýrmayla haber yapýyorsa, ben burda yer almam medyaya malzeme vermem. Halkýmýzýn içerisinde ben böylesi bir kutuplaþmayý görmüyorum, çoðunluk sessizdir. Tabiki bunu kendi açýsýndan kullanmak istiyen ve etnikçiliðe pirim verenler illaki var. Din, etnikçilik ve þovenizm baz alýndýðýnda, kolayý taraftar toplayabilinir. Derneðimiz ise en zorunu yapýyor, sosyal temelde insanlarýmýzý dayanýþmaya çaðýrýyor. St.Pöltende de bu yapýlmalý, ATDD sadece bu boþluðu doldurabilir. Türkiye tarihini yazan bir halk olarak, neden Cumhuriyet için birlikte savaþtýk diye sormalýyýz. Farklýlýklarý deðil ortaklýklar ve birliktelikleri öne çýkaran insanlar aslýnda daha fazladýr, 30 yýldýr yapýlmak istenen etnik mezhepsel ve dini kutuplaþmalardan býkmýþlar. Yürüyüþlere raðmen Türkiye’deki terrör olaylarýna raðmen, insanlar ABDyi ve ABD nin Ortadoðuda yaptýklarýný kýnamýyorsa, tüm yaptýklarý havada kalýr. Bunu insanlar bilmiyorsa ve sadece þöven duygularla sokaklara çýkýyorsa, toplumun her kesimine zarar getirir. Biz Yugoslavya veya Irak gibi deðiliz, bizim halkýmýz Selçuklu-Osmanlý-Türkiye Cumhuriyeti ve tüm tarihte hep içe içe olmuþ. Emperyalistler diðer halklar arasýndaki çýkardýklarý boðazlaþmayý, bizde asla bþaramayacak, çünkü dünyada hiç bir örneði olmayan bir özelliðimiz var bizim, biz Anadoluyuz.
Günümüzde dini- siyasi- mezhepsel-etnik olan ‘biz ve onlar’ lafý benim düþünceme göre bölücülüktür. Farklýlýklar illede kaynaþmak zorunda deðil, fakat laiklik temeline baðlanmalý. Anti Emperyalist çerçeveden baktýðýmýz zaman; bugün Mustafa Kemal, Sütçü Ýmam ve Deniz Gezmiþ gibi Vatanseverlere dünden daha çok acil ihtiyacýmýz var. Sadece haritayý deðil haritanýn içindeki insanlarý severek kardeþlik olur. Vatanseverlik, Türkiye’nin heryerindeki yaþanan acýlarý görmektir.
| Sait Köse ( Mezopotamya Kültür Merkezi-baþkaný ): ‘Sorun terör ise devlet terörünü de görmek lazým’
Bize göre Türk ve Kürt halký arasýnda böylesi bir gerilim yok. Kýsmen Avusturya basýný körüklüyor, fakat Avrupa genelinde organize edilen, faþizan yürüyüþlerle kýþkýrtmalar týrmandý. Devlet Türkiye’de Kürtlere uyguladýðý ciddi baskýyý, diasporadaki Kürtlerede uygulamaya çalýþýyor. Geliþmelerden habersiz olan iyi niyetli Türklerde, bu kýþkýrtma olaylarýna bir nevi alet oldu. Fakat bilinçli bir kesim bu yürüyüþleri, kasýtlý olarak bir baský aracý þeklinde, Kürtlere karþý kullandý. Bunlar Türkiyede’de olduðu gibi Kürt halkýnýn taleplerini red eden, mevcut statükoyu koruyan kesimlerdir. Faþist kesimler bilinçli olarak diðer kesimleride bu iþin içerisine dahil etmek istediler. Örneðin St. Pölten’de üç dört bin insanýn katýlacaðý bir yürüyüþ söylentisi vardý, fiyaskoyla sonuçlandý. Yürüyüþe katýlan insanlarýn bir kýsýmý, terrör ve savaþa karþý yürüdüðünü düþünüyordu ve hatta bizim derneðimizede geldiler biz onlarla görüþtük. Neden ve niçin yürüyüþe katýldýklarýný kýsmende olsa bize anlattýlar. Bu insanlar genel anlamda terröre karþý yürüdüklerini zan ederek kandýrýlmýþlardý.
Bizim derneðimiz St. Pölten ve Niederösterreichte, Kürtlerin kültürel ve siyasal taleplerine cevap amacýyla kuruldu. Bize yönelik faþizan bir saldýrý gerçekleþti, derneðimizin camlarý ve tabelalarý taþlanarak kýrýldý, ve bir tehtit yazýsý býrakýlmýþtý. Derneðimizin yasal statüsüne zarar verilmek istendi.Bunu protesto etmek için, yasal hakkýmýzý kullandýk ve bir yürüyüþ düzenlemiþtk. O yürüyüþte bizden kaynaklanmayan istenmedik bir olay olmuþtu. Nedense St. Pölten polisi olaylara yeterince önlem almadý ve sokatka bir kaç genç, kitleyi el iþaretleriyle provoke etti ve istenmeyen bir olayý oldu, Ýnternet Cafenin camlarý kýrýldý. Biz yürüyüþlerimizde asla þiddeti tasvip etmiyoruz ve bundan öncede bir Kürt gazetesi kapatýldýðý için, yürüyüþ yapmýþtýk, her hangi bir olayý olmadý. St. Pölten’de duvarlara yazýlan yazýlarla bizim derneðimizin herhangi bir baðlantýsý yoktur ve duvar yazýlamasýný doðru bulmuyoruz, bu çevre kirliliðidir. Biz provakasyon amacýyla bu yazýlarýn yazýldýðýný düþündük ve araþtýrmada yaptýk. Fakat o yazýlarý kendisini bastýrýlmýþ ve kimlik taleplerini dile getirmek istiyen Kürt gençleri tarafýndan yazýldýðýný düþünüyorum, organize edilmiþ bir þey deðil bireysel eylemdir. Nedenide internet sitelerine bakýn, Kürtlerin deðerlerine yönelik çok yoðun saldýrýlarýn olmasýdýr, küfürden tutun bir yýðýn hakaretler var. Türk Kürt savaþý asla olmadý, ancak Kürtlerin haklý taleplerini gasp etmek için yürüyenlerin, vicdan ve insanlýkla hiçbir ahlakasý yoktur. Kürtler hiçbir zaman Türklere karþý ýrkçý temelde yaklaþmadý, bizim istediðimiz Türk halklarýnýnda Kürlerin hak talebine saygýlý olmalarýdýr.
|
| | Gerginlik Avusturya çapında
CENGİZ KÖSE
Türkiye ve Ortadoğu’daki yeni gelişmelerin yansıması sadece Başkent Viyana’da yaşanmıyor. Avusturya’nın diğer eyaletlerindeki kentlerde de bir takım olaylar meydana geldi. Vorarlberg eyaletinin başkenti Bregenz’de karşılıklı kahve baskınları, dernek lokallerinin taşlanması olayları görüldü. St. Pölten’de de istenmeyen olaylara tanık olduk. Yani Avusturya’da da Türklerle Kürtler arasına, bazı kesimlerce provokatif yöntemlerle kışkırtma ve ayrımcılık sokulmak istenmekte.
St. Pölten, 1965’ten bu yana, Türk ve Kürt işçilerinin aynı fabrikalarda, aynı kahvelerde ve aynı mahalelerde, kendi hayatlarının paylaştıkları bir merkez olarak bilinegeldi. Kırk yıldır Türklerle Kürtler arasında kimliklerinden dolayı herhangi ciddi bir olayı olmadı. St. Pölten’e 30-40 yıl önce yerleşen sağlam bir çekirdeğin olduğununu hiç kimse unutmamalı. Bu çekirdek varoldukça Türk-Kürt ayrımını amaçlayanlar, hiçbir zaman başarı elde edemez. Türk-Kürt ayrımını yapanların oyununa, sadece St. Pölten’in çekirdeğini tanımayanlar ve çok sonra buraya yerleşenler gelebilir.
Son günlerde, St. Pölten ve çevresinde Türkler ve Kürtler’in adı kullanılan ve istenmeyen birkaç olayı gerçekleşti.
- Mezopotamya Kültür Merkezi, kimliği bilinmeyen kişi veya kişilerce gece taşlı saldırıya uğradı. Saldırı sonrasında bulunan bildiri “Türkçü“ ifadeler içeriyordu.
- PKK lehine slogan atan bir gruba, Bozkurt işareti gösterenler karşılık verince, bir Türk işyerinin önünde kavga çıktı. Kavgada yaralanan olmadı, ancak işyerinin camları hasar gördü.
-St. Pölten çevresinde bulunan Herzogenburg’daki bir Türk kahvesinde, çatışmalarda yaşamını yitiren askerlerin haberinin TV’de verilmesi sırasında çıkan tartışma kavgaya dönüştü.
-Son günlerde St. Pölten sokaklarının bazı yerlerinde, gerçekleştirilen duvar yazılamaları dikkat çekici. Böyle bir yazılama yöntemine daha önce St. Pölten’de hiç rastlanmamıştı.
|
|